23 Mayıs 2010 Pazar

Ben de buradayım!


Anti kimdir?

Kullandığım takma isim gibi bir çok şeye karşı olan birisiyim öncelikle. Bunların başında faşizm ve faşizmin bütün formları yer alıyor. Sporun, müziğin, edebiyatın, sinemanın ticarileşmesine de karşı olan birisiyim. Korsanlık günlük yaşamımızda devam ediyor.

Anti hangi takımı tutar, tribün duruşu nedir?

Fenerbahçeliyim. İki yıldır Vamos Bien'le, daha evvelinde münferit olarak tribündeyim. Holigan ve casual kültürleriyle ilgilenen bir ultra olarak tanımlayabilirim tribün duruşumu. Bu ifadelerin tanımlarını ilerleyen zamanlarda blogda görebilirsiniz. Tribündeki tavrım maç süresi bitene kadar, hatta bazen bittikten sonra bile gürültüye devam etmek, koreografi ve gürültüyle her zaman rakiplerin üstünde olmak, her zaman ayakta, her zaman terli, her zaman kendini parçalamak, atkı, davul, salkım saçak tribün, bir plastik koltuğa 6 farklı kişinin ayak uçlarının denk gelmesidir.

Anti neden istenmeyen olaylar istiyor?

Medyanın, yöneticilerin, endüstrinin istemedikleri olaylar öncelikle BİZİZ çünkü. UEFA'nın "her taraftar (değil seyirci!) kendi koltuğunda OTURSUN!" bildirileri, sırt numarasının altı üstü, şortunun sağı solu reklamlı formalar, reklam alanlarını kapattığı için kaldırılan pankartlar, 1000 kişilik deplasman tribününe girerken 1 kişiyi 10 farklı polisin araması, sessiz, şovsuz, pankartsız, koreografisiz, ve efendi tribünler istiyolarsa onlar, BİZ DE İSTENMEYENLERİ İSTİYORUZ. Meşaleyi, konfetiyi, deplasman yasaklarının her branşta kaldırılmasını, klüplerinin manipülasyonuna uğrayan taraftarların yok olmalarını, ankaradaki atlı polislerin atları tarafından taciz edilmelerini istiyoruz.

Hacı senin zaten kaç tane blogun var, burada işin ne?

Yazmanın ve paylaşmanın sınırı yoktur çünkü.

Yeri gelmişken arsız gibi bloglarımın reklamını da yapayım;
Bu deplasman otobüsünde ellerinde birayla dikilen serseriler için: http://daimitribuntitresimi.blogspot.com/
Bu da köşe başında ellerinde birayla dikilen serseriler için:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder