9 Ağustos 2010 Pazartesi

ST. PAULI!!!


st. pauli'nin bundesliga'ya çıkışı ve 100. yılı şerefine...

Underground Poetix'in 3. sayısından alıntı olan bu yazı eğer hala st. pauli'yi tanımayanlara ufak bir rehber olsun...

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Vamos Bien @ Mondiali Antirazzisti 2010

Bu seneki Mondiali Antirazzisti'ye biri ingiltereden, biri norveçten olmak üzere üç vamoslu dostumuz katıldı. Onlardan birisi olan Okan'ın yazdıklarını noktasına dokunmadan asıyorum buraya.



Vamos Bien olarak yedi kisiyi tamamlayamayinca fiksturun icine etmeyelim diye takimi cektigimizi belirten bir yazi yazdik Mondiali’ye..
Anlasilan o ki mailler pek okunmuyor o taraflarda, muhtemelen italyanca olmayanlar ozellikle..gitmeden bir de baktik ki takimimizin ismi duruyor orada..eh,yapacak birsey yok,biz gorevimizi yaptik kendilerine bildirip..
Ahanda Vamos’un ismi bu linkte;
http://www.mondialiantirazzisti.org/mondiali/images/stories/newsletter/calendario_torneo_mondiali_2010.pdf

Emin ile Peter benden once vardilar,posterleri astilar..bu posterleri asan ekstradan 3 puan kazaniyor turnuvada..3 puan cepte basladik anlayacaginiz..

bu sene daha cok irkcilik yerine cinsiyet ayrimciligi vurgulanmisti Mondiali’de..

ilk macimiz persembe gunu altibucukta idi..benim gelisimden iki saat once..Bolonya takimi Deportivo La Carogna ile..herifler gelmis 15 kisi,bizimkiler tamtamina iki cengaver! Deportivo’ya demisler bize adam verin, hic olmazsa dostluk maci yapalim..yedeklerinden 5 kisi vermisler,bizimkiler Emin’in goluyle 1-0 yenmisler mi bunlari!
Sahalar kucuk,bir de yediser kisilik olunca pek kosmaya gerek kalmiyor,tam bana gore aslinda..tam 17 tane sahada ayni anda mac oynaniyor..Gunes tepeden bakiyor,asagida top oynaniyor filan demeden feci yakiyor..bereket maclar 20’ser dakika..taraflarin sportmenligi had safhada,kimse kimseye asla sert girmiyor,surekli karsilikli ozurler dileniyor ufacik bir sey bile olsa..sahalarimizda gormek istedigimiz turden hareketler bunlar sayin seyirciler..

Cuma gunu ilk macimiz yine bir Italyan takimi Cannoli ile..yine bir hazirlik maci,bu
kez iyice agirdan aliyoruz,gunes tam tepede..nasil olsa 3 puan onlarin..
KDF formalarimizi giyince arkada mesaleler yandi!

Liverpool’da Everton-AEK macinda tanistigim Vangelis’e rastliyorum ve tabii turnuvaya beraber katilan diger AEK-Marsilya’lilarla birlikte..

Christina’ya Gokhan’in selamini soyluyoruz, bu arada arkadaslar iyice mayismislar alkol ve sicagin etkisiyle..dil buyuk problem,sohbet etme imkani pek yok gibi..yine de konusuyoruz uc bes..ogleden sonra maclari var,ama oyle iciyorlar ki 15 kisiden bir 7 kisi cikmiyor top oynayacak..hesapta biz onlardan adam alacaktik! Emin’le ben Ultras-Original’e dahil oluyoruz hemen..karsi takim zimba gibi,acik saha olsa en az on tane atarlar,o kadar kalabalikta ancak uc taneyle yetiniyorlar..ayik adam yok gibi zaten bizde,ucuz kurtuluyoruz..

Bizim ikinci mac Lazionet ile..onlara da ayni seyi soyluyoruz,bize adam verin,dostluk maci yapalim..hemen mactan once ayakustu “Lazio’yu sagci biliriz, dogru mu?” muhabbeti..diyorlar ki,biz buraya bunu anlatmaya geldik,onlar tribunde cok az kisidir,boyle bir genelleme yapilmasi asla dogru degildir..bir tanesi diyor ki,ben ne sagciyim,ne solcu,sadece irkciliga karsi oldugum icin geldim buraya..
Mac da zevkliydi,yenildik sanirim..bencil bir forvet verdiler bize,Emin’i sinir ettiler.

Peter’in baglantilar acaip saglam,bizi Livorno Curvasud ile tanistiriyor..cok insancillar ama yine dil problemi var aramizda, cat pat anlasmaya devam..neyse ki futbolun dili bir..Emin ile Peter onlarla da maca cikiyorlar, karsi takimin yarisi cocuk! Aman birsey olmasin seklinde tamamlaniyor mac,Livorno ilk galibiyetini aliyor; 2-1 :D

Aksam uzeri Livorno’nun bir maci daha var,ona ben de katiliyorum..diger takim bomba gibi, golleri diziyorlar bizim kaleye..bu arada turnuvada iyi takimlar var tabii ama, formunda bir Vamos bunlarin hepsini ayiklardi,bunu da soylemis olayim..bu sekilde de ismini duyurmak guzel,cunku ust turlara ciktikca alanda daha cok ismin soyleniyor dogal olarak..

Karanlik basinca hazirlikli gelen gruplar standlarini aciyor,urunlerini sergiliyorlar..hemen hemen hersey 10 euro..birsuru ACAB t-shirt’u dolu,cok yaratici olanlar da var,insan hepsini almak istiyor..yemek alani full dolu,herkes kafasina gore tezahurat yapiyor..bol bol polis ve Berlusconi’ye giydiriliyor(ozellikle Berlusconi bir bok parcasidir seklinde) bir yandan da konserler suruyor,aksam eglence dizboyu..alkol ve sarmalik cigara da tam gaz tabii..


Son gun Damiano’da geldi yanimiza..bireysel olarak eglensek de tanitim acisindan cok da sahane gecmedi acikcasi..oraya gelenlerin en az yuzde sekseni italyan zaten,ingilizce konusani pek az..diger memleketlerden gelenlerle de anlasmak zor..sadece red Manchester grubu ile rahat rahat anlastik,muhabbet edebildik..cadirda kalsak kuskusuz belki birkac grup ile daha tanisabilirdik ama hostelde kaldigim icin hic mi hic pisman degilim cunku cadirin keyfi de grupla cikar,yalniz basina degil..sonucta bakiyorsun herkes kendi grubuyla takiliyor..oyle bir kaynasma, gruplar arasi derin muhabbet,gorus alisverisi goremedim ben sahsen..eger oraya kalabalik gidersen,tezahuratlarinla dikkat cekersen, stand acarsan, pankartini asarsan varolursun..yoksa uc bes kisi gideyim,Vamos’u temsil edeyim,yok boyle birsey,bunu anladik orada..Peter sagolsun,epey kafa patlatiyor international Vamos Bien olarak neler yapabiliriz diye..bu gidisimizde de emegi buyuktur, cok yazistik, cok fikir alisverisinde bulunduk gitmeden..sanirim benden cok kafa yormustur bu organizasyon icin, kendime de cuvaldizi batirayim bu anlamda..Emin de cok ugrasti, bence hazirladigi posterler oradaki alanin en guzellerinden birisiydi..(italyanca ve ingilizce olarak iki adet,ceviri Peter’in arkadasindan,duzeltme Damiano’dan) bu arada Emin’in yanina birkac sticker verilse hic fena olmazdi,hic olmazsa onlari dagitirdik..bize sticker verenlerle degis tokus edebilirdik..

Velhasili kelam, bu sene ancak gozlemleme ve adimizi turnuvada duyurma acisindan verimliydi..kalici olabilmek bizim elimizde..tabii sunu da soylemeli durustce, eger seneye Istanbul’dan katilim olmazsa bir daha bu sekilde orada olacagimi sanmiyorum.. eglendim,hersey gayet guzeldi ama amacimiz bu degildi..
Yine de gordugunuz gibi sari lacivert Vamos atkisi orada acildi toplu fotografta,belki bu da yeterdi bu senelik..


14 Haziran 2010 Pazartesi

Biraz Hızlı Bir Geçiş...

Uzunca bir süredir bişey yazamadım o yüzden aklımdaki olan bitenlerden hızlıca bir özet geçip gündemi yakalamaya çalışalım.

  • Adana Demirspor: Evet söyleyecek çok fazla bir sözüm yok, gençlerimizin o kadar emeği, o gösterdikleri çabanın hepsi penaltı atışlarıyla boşa gitti. Öncesinde ve sonrasında dönen birçok pis olay ve devamında takımın içinde sürekli artan gerginlikler ve tuhaflıklar bizi ciddi bir şekilde etkiliyor. Biz takımımızı her zaman destekleriz ama bu şekilde bu takım daha ne kadar yaşar bilemiyoruz. Şimdilik ADS hakkında çok fazla birşey yazamıyorum ama kongreler esnasında veya sonrasında daha detaylı olarak yazarım.
Ama ADS hakkında Ankara Tayfası'nın yazdığı kısa ve özlü bir söz var, en azından duruşumuzu o açıklar: BİZ DEMİRSPOR ASFALTTA OYNASA KALDIRIMDA DEMİRSPORLUYUZ!!!
  • Dünya Kupası: 4 yılda bir gelen, her ne kadar şirketleşmiş bir yapıda da olsa en azından zevkli maçlar izleyeceğimizi düşündüğümüz turnuva başladı... Ancak pek de beklediğimiz gibi başlamadı. Çoğu maç açıkcası hiç de zevk vermiyor ve hevesimizi kursağımızda bırakıyor. Umarız bir an önce takımlar kendilerine çeki düzen verir, yoksa gerçekten can sıkıcı bir turnuva olacak, adam akıllı futbol izlemeden geçireceğiz yazı.

  • VUVUZELA: Şu anda birçok insanın maçlardan daha çok konuştuğu şey bu alet. Çoğu keyfine düşkün taraftar da anlaşılan kızgın bu alete. Ama açıkcası ben pek de kızgın olduğumu söyleyemem. Hem zaten tribünde istenmeyen olayları isteyen bir blogda şu ana kadar "tribün keyfi"ne düşkünleri en çok kızdıran alete laf söylemekte ayıp olur. Tribünlerde terör havası estiren bu aleti umarım turnuva sonuna kadar dinleriz, hem zaten futbolun tadı yok bu dünya kupasında fena da olmaz hani en azından tribünde eğlence devam ediyor.

Şimdilik aklıma gelen ufak notlar burda, devam edeceğiz elbet... Tribünler ayakta olduğu sürece istenmeyen olayları isteyeceğiz.

27 Mayıs 2010 Perşembe

Tribün Onurundur, Onuruna Sahip Çık

Tribününe sahip çık.
Tribüncüyüm diyorsan bu dava senin davandır.
Bu tutuklama hepimize karşı yapılmıştır.
Kardeşlerimiz tutuklandı.
Bu olaylarda tribün ve taraftara yönelik suç ve suçlu tartışması yapılamaz.

Kaldı ki tutuklamalar keyfidir.

Tribüncüler tutuklanmıştır.

Tribünün ellerine kelepçe vurulmuş,

tribüncüler demir parmaklıklar ardına gönderilmiştir.

Talebimiz kardeşlerimizin hemen ve koşulsuz
ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞMASI.
TRİBÜNE VE KARDEŞLERİNE SAHİP ÇIK.
TRİBÜN VE TRİBÜNCÜ ONURUNDUR.
ONURUNA SAHİP ÇIK.
HEMEN ŞİMDİ!

Ya Basta (Yeter Artık): Adalet İstiyoruz Hemen…

Kombine alın diyorsunuz, alıyoruz.

Her yıl çıkan formalardan alın diyorsunuz, alıyoruz.

Fenerium ürünleri tüketin diyorsunuz, tüketiyoruz.

Destek verin diyorsunuz, biz zaten hep destek tam destek diyoruz.

Karşılıksız sevgimizi ifade edebilmek için günlerce emeklerimizi seferber ediyoruz, ailemizden, sevdiklerimizden, çocuklarımızdan, gündelik yaşantımızdan çaldığımız zamanları sadece sarı-lacivert renk aşkına harcıyoruz.
Kurumsallaştık diyorsunuz, daha önce işten atmış olduğunuz anonsçunun yerine adam almadığınız için “kurumsal skandal” yaşayıp, hiçbir taraftarın katlanamayacağı “sanal şampiyonluk sevincini” bize yaşatıyorsunuz.

Bizi deplasmanda yalnız bırakmayın diyorsunuz. Evimizin, ailemizin bütçesinden kestiğimiz anormal bilet fiyatlarını ödeyerek geliyoruz. Gittiğimiz yerde emniyet güçlerinin her tür aşağılamasıyla karşılaşıyoruz. Olur bunlar diyorsunuz.

Trabzonspor maçında, hiçbir şekilde taraftardan kaynaklanmayan skandallar sonucunda olaylar çıkıyor, sarı-lacivert taraftarların payına biber gazı, cop ve aşağılama düşüyor. Sonra, yönetimimizin olayın baş aktörü emniyet güçlerine “resmi” teşekkürünü okuyoruz, “resmi” sitemizden.

Artık yeter.

Halkın takımı Fenerbahçe kimliğini, Fenerbahçe taraftarının duruşunu törpülüyorsunuz farkında mısınız?

Gözaltına alınan ve tutuklanan renktaşlarımızın oradaki 51.990 kişiden ne farkı var?

İstediğiniz transferi yapın, istediğiniz branşta şampiyonluğa oynayın, taraftarınız ile gönül bağı koparsa halkın takımı Fenerbahçe artık aynı “büyük” Fenerbahçe olur mu?

Fenerbahçe taraftarının şu an gönül bağında tutuklanan o 7 renktaşımız var.

Tutuklanan 7 renktaşımız derhal serbest bırakılmalıdır. Küfürleriyle, biber gazı ve coplarıyla olayı alevlendirenlerin görüntüleri de incelenmelidir. Esas suçlunun ortaya çıkmadığı yerde taraftar tek suçlu ilan edilemez.

Söylediklerinin tersini yapanlarla, sözünün arkasında olanlar herkes tarafından artık biliniyor.
Sadece ADALET istiyoruz.

Her şeyin farkındayız, konuşulacak günü bekliyoruz.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Şimşekler Play-off'ta!



sonunda benim için ve adana demir spor taraftarları için yine keskin bir dönemece geldik. bank asya 1. lig'e çıkacak 3. takımı belirleyen play-off maçları yarın başlıyor. kuralar yukarıda gördüğümüz gibi. ilk maç tki tavşanlı linyit sporla olacak. maçı kazanırsak rakibimiz; trabzon karadeniz - çorumspor maçının galibi olacak.

açıkcası bizim için şanslı bir kura gibi görünüyor. tek ümidimiz bir an önce bank asya'yı ardından da süper ligi görebilmek. bunun için buralara kadar hiçbir ek desteği olmadan, kendi gücüyle, kendi çabasıyla buralara kadar gelen takımımızı daha güçlü bir şekilde desteklemekten başka elimizden birşey gelmiyor. ama şimşeklerin ellerinden geleni fazlasıyla yapıp bizi mutlu edeceklerine inanıyoruz.

yarınki maç kanal a'dan yayınlanacak. sadece final maçı trt'den yayınlanacağı için önceki maçlar adananın yerel kanalı kanal a'dan yayınlanıyor. adana dışındaki arkadaşlar kanalın internet sitesinden akşam oynanacak maçı canlı olarak izleyebilirler: http://www.kanalahaber.net/

şimşeklerin bizi yalancı çıkarmayacağına inanarak yarın akşamı bekliyoruz heyecanla. hadi bakalım görelim sizi gençler!

23 Mayıs 2010 Pazar

Ben de buradayım!


Anti kimdir?

Kullandığım takma isim gibi bir çok şeye karşı olan birisiyim öncelikle. Bunların başında faşizm ve faşizmin bütün formları yer alıyor. Sporun, müziğin, edebiyatın, sinemanın ticarileşmesine de karşı olan birisiyim. Korsanlık günlük yaşamımızda devam ediyor.

Anti hangi takımı tutar, tribün duruşu nedir?

Fenerbahçeliyim. İki yıldır Vamos Bien'le, daha evvelinde münferit olarak tribündeyim. Holigan ve casual kültürleriyle ilgilenen bir ultra olarak tanımlayabilirim tribün duruşumu. Bu ifadelerin tanımlarını ilerleyen zamanlarda blogda görebilirsiniz. Tribündeki tavrım maç süresi bitene kadar, hatta bazen bittikten sonra bile gürültüye devam etmek, koreografi ve gürültüyle her zaman rakiplerin üstünde olmak, her zaman ayakta, her zaman terli, her zaman kendini parçalamak, atkı, davul, salkım saçak tribün, bir plastik koltuğa 6 farklı kişinin ayak uçlarının denk gelmesidir.

Anti neden istenmeyen olaylar istiyor?

Medyanın, yöneticilerin, endüstrinin istemedikleri olaylar öncelikle BİZİZ çünkü. UEFA'nın "her taraftar (değil seyirci!) kendi koltuğunda OTURSUN!" bildirileri, sırt numarasının altı üstü, şortunun sağı solu reklamlı formalar, reklam alanlarını kapattığı için kaldırılan pankartlar, 1000 kişilik deplasman tribününe girerken 1 kişiyi 10 farklı polisin araması, sessiz, şovsuz, pankartsız, koreografisiz, ve efendi tribünler istiyolarsa onlar, BİZ DE İSTENMEYENLERİ İSTİYORUZ. Meşaleyi, konfetiyi, deplasman yasaklarının her branşta kaldırılmasını, klüplerinin manipülasyonuna uğrayan taraftarların yok olmalarını, ankaradaki atlı polislerin atları tarafından taciz edilmelerini istiyoruz.

Hacı senin zaten kaç tane blogun var, burada işin ne?

Yazmanın ve paylaşmanın sınırı yoktur çünkü.

Yeri gelmişken arsız gibi bloglarımın reklamını da yapayım;
Bu deplasman otobüsünde ellerinde birayla dikilen serseriler için: http://daimitribuntitresimi.blogspot.com/
Bu da köşe başında ellerinde birayla dikilen serseriler için:


22 Mayıs 2010 Cumartesi

İSTİYORUZ!

Neden bu blog?

tribün aşkımdan. daha doğrusu muhalif/anti-fa tribünlere olan aşkımdan. açık konuşayım ben futbol taraftarından çok tribün taraftarıyım. buradan da bu aşkımı dışa vurayım, içimdeki spor ve tribünle ilgili şeyleri dökeyim dedim. aslında bir nevi belapresente.com'un spor sayfası da diyebiliriz buraya.

Eee, ne yazacaksın?

Tribünler hakkında, endüstriyel futbol denen bok hakkında, futbol-siyaset ilişkisi hakkında, arada sırada da başka spor dalları hakkında. Hiç belli olmaz ama genel konular bunlar olur sanırsam.

Hangi takımı tutuyorsun?

En başta tabi ki Mavi Şimşekler, yani Adana Demir Sporluyum. Ardından da tüm anti-fa/muhalif tribünlerin içindeyim. Bir şekilde bunlardan birindeyseniz, yanınızda beraber bağırıyorumdur.

Neden İstenmeyen Olaylar istiyorsun?

Çünkü şu endüstriyel futbol düzeninde istenenler bizim mal tv izleyicileri gibi tribüne geçip öküzlemesine beklememiz ve hiçbişey yapmayan salt futbol taraftarı insanlar olmamız. Bu yüzden de tribünlerde istenmeyenleri ben istiyorum. Politik pankartları istiyorum, tribünde faşistler süpürülsün istiyorum... istiyorum da istiyorum anlayacağınız :)

Neyse hazırsanız başlayalım...

NOT: Eğer bloga yazmak vs isterseniz farklı yollar olacak. Tek seferlik yazmak istiyorsanız altında geçmesini istediğiniz lakabınızla veya isminizle beraber bela@punk-art.net ' e mail atın. Yada sürekli yazar olmak istiyorsanız da burdan yorum bırakın yada malime blogger kullanıcı adınızı veya üye olan mail adresinizi yollayın. Politik futbol taraftarlarının hepsine açık bir sayfa burası.